- In: bebek
- Yorum Yapın
Yeni doğan bebeklerin zekalarının gelişiminde anne-babaya büyük görev düşüyor. Onlarla konuşun, dil çıkarın, gıdıklayın… Zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:
Sabah/Günaydın
Uzmanlar, ebeveynlere; dil çıkarıp, ayaklarını gıdıklayarak bebeklerinin zeka gelişimine katkıda bulunmalarını ve onları güldürmelerini öneriyor.
Bebeklerin zeka gelişimlerinin desteklenmesinde 0-1 yaş arası dönemin önemine dikkat çeken uzmanlar, bu konuda anne-babalara önemli görevler düştüğünü belirtiyor.
Anne-bebek ürünleri alışveriş platformu e-bebek bünyesinde yayın hayatına başlayan Bebek Dergisi’nin ilk sayısında yer alan habere göre; bebeklerle konuşmak, onları güldürmek, onlara şarkı söylemek ve kitap okumak; özellikle öğrenme becerilerinin gelişimi açısından bebeklere büyük katkı sağlıyor.
İşte, zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri: Yazının devamını oku »
Bebeğinizin uyku saatleri
Posted 19 Mayıs 2009
on:Bebeklerde uyku düzeninin oturtulması ailenin en onemli sorunlarından biri olmaktadır. Bu yazıda sizlere bu konuda birkaç öğüt verilecektir.
0-3 ay: Yeni doğan bebeğiniz ilk haftalarda günde 17-18 saat uyur. 3. ayda ise uykusu günde 15 saate düşer. Ancak bu uyku hiçbir zaman gece olsun gündüz olsun aralıksız olarak 2-3 saati geçmez. Böylece bu dönemde siz de hiçbir zaman 2-3 saatten fazla aralıksız uyuyamazsınız. Ya beslemek için, ya altını almak için veya sadece oynamak için uykunuz mutlaka bölünecektir. Bu durum çoğu bebekte 5-6.aya kadar sürer.Bu süre içinde size düşen görev bebeğinizin uyku alışkanlıklarını yerleştirebilmek için alıştırmalara başlamaktır. Yazının devamını oku »
Cemal DEMİR’in haberi
Evet doğru, alışveriş listeniz, yapılacaklar listenizle doğrudan alakalı. Çünkü yiyecekler, vücudunuzdaki en açgözlü enerji tüketicisine yani beyninize, ateşe odun atar gibi etki eder. Journal of Physiology bülteninde yayınlanan araştırmaya göre, vücut ağırlığımızın yüzde 2’sini oluşturan beynimiz, enerjimizin yüzde 20’sine el koyuyor. Gıda uzmanları David Zinczenko ve Matt Goulding, bu araştırma ışığında hazırladıkları listeyle, doğru gıda tercihleriyle verimliliğin yüzde 200 artırılabileceğini belirtiyor. Bu listedekileri yerseniz, ruh sağlığınızda çöküşü durdurup, hafızanıza kuvvet verebilir, kendinizi iyi hissetiren hormonlarınızı harekete geçirebilirsiniz. İşte o yiyecekler:
Yazının devamını oku »
Yenidoğan sarılığı
Posted 26 Nisan 2009
on:- In: bebek | Sağlık
- Yorum Yapın
Prof. Dr. Barbaros Ilıkkan
Sarılık yaşamın ilk haftalarında tüm yenidoğanların yüzde 60’ında görülür. Çoğunlukla bir hastalık nedeni değildir. Bebeğe zarar vermeden kendiliğinden geçer. Yeni doğan bebeğin erişkine göre daha yüksek olan hemoglobin değeri, kırmızı kan hücrelerinin kısa yaşam ömrü ve karaciğerlerin bilirubin’i ortamdan uzaklaştırabilme kapasitelerinin yetersiz olması sarılığın nedenidir.
Hastalıkla karıştırmayın!
Sarılığın izleminde önemli olan; hastalık nedeni olan sarılık ile yenidoğan dönemine özgü doğal sarılığın birbirinden ayırt edilmesidir. Bu da bebeği izleyen çocuk doktorunun görevidir. Bir hastalık sonucu olan sarılıkta bilirubin seviyeleri tehlikeli düzeylere çıkabilir ve özellikle sinir sistemi gelişimini olumsuz etkileyebilir. Tehlikeli değerler bebeğin kaç günlük olduğuna, artış hızına, bebeğin ağırlığına ve hasta olup olmadığına göre farklılık gösterir. Bu nedenle sadece bilirubin’in rakamsal değeri ile karar vermek kesinlikle doğru değildir.
Yaşamın ikinci gününden itibaren başlayan, üç haftadan uzun sürmeyen, 15mg/dl’yi geçmeyen, sadece indirekt bilirubin’in yükseldiği ve kan uyuşmazlığı olmayan sarılıklar çoğunlukla fizyolojiktir ve tedavi gerektirmez. Bu tanımın dışında kalan sarılıklı bebekler çok yakından izlenmelidir. Sarılığın nedeni çok sayıda hastalık olabilir. Bu durumda önemli olan, sarılığın nedenini bulup, gerekiyorsa erken dönemde tedavisine başlayabilmektir. Kan uyuşmazlığı, karaciğer hastalıkları, hipotiroidi, enfeksiyon ve bazı özel beslenme gerektiren hastalıklar sarılığın nedeni olabilir ve tedavide gecikme, geri dönülemez hasarlar bırakabilir.
Doğumdan sonraki ilk yıl bebeğinizi çok hızlı bir gelişim süreci bekliyor. Siz de bu keyifli süreci ay ay takip edebilirsiniz.
Yumuk yumuk gözlerini aralayarak size bakan bebeğiniz, o muhteşem duyguyu yani anne-baba olmanın tarifsiz hissini size yaşatıyor. İşte sizi bu süreçten sonra uzun bir maraton ve her ay bebeğinizle birlikte yaşayacağınız farklı bir macera bekliyor. Unutamayacağınız küçük anılarla dolu olacak yaşamınızda bebeğinizle birlikte onun gelişim evrelerini keşfetme şansı bulacaksınız. Onun gelişimine destek olmak, bu keşif döneminde sizin en önemli göreviniz. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Gencer Seçkin, bebeklerin ilk yılında ay ay gelişim özelliklerini anlattı ve onun gelişimine destek olabileceğiniz önerilerde bulundu.
Hamilelikte 15 Tehlike işareti
Posted 26 Nisan 2009
on:Anne adaylarında normal hamilelik belirtileri dışında bazen bebekte hayati tehlikeye yol açacak durumlarla da karşılaşılabilir. Normal ve tehlikeli olabilecek belirtileri birbirine karıştırmamak ve zamanında önlem almak ise çok önemli. İşte bu riskli durumlar…
HAZIRLAYAN; ZUHAL KARABAŞ EYÜBOĞLU
Ne büyük mutluluk, bir bebeğiniz olacak! Hamilelik süreciniz başladığı andan itibaren yüreğinizi saran o tatlı heyecan duygusu, zaman zaman yerini endişeyle karışık duygulara bırakabilir, Her şey yolunda olmasına rağmen, her anne adayı gibi siz de bebeğinizin karnınızda sağlıklı olup olmadığını merak edebilirsiniz. Yaşayacağınız birtakım değişimler sebebiyle, "Her şey yolunda mı?, "Bebeğim sağlıklı mı?" gibi sorular kafanızı kurcalayabilir, Bu gibi durumlarda en önemlisi, kendinizi iyi dinlemek ve herhangi bir farklılık hissettiğinizde doktorunuza danışmaktır, Bu yüzden normal hamilelik belirtileri dışında başınıza gelebilecek durumlardan hangilerinin tehlikeli ve dolayısıyla da riskli olduğu hakkında kesinlikle bilgi sahibi olmalısınız, Biz de Amerikan Hastanesi’nden Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr, Alper Mumcu’dan, ne gibi durumların hamilelikte tehlike işareti olabileceğini sizler için öğrendik.
Belirtileri bilmek hayat kurtarıcıdır
Anne adaylarının çok büyük bir kısmı herhangi bir komplikasyon ortaya çıkmadan sağlıklı ve normal bir hamilelik dönemi geçirirler. Çok az bir kısmında ise maalesef kompllkasyonlar, tedavi gerektirebilecek durumlar ve hatta bebek kayıpları yaşanabilir. Bu istenmeyen durumların pek çoğu olay ortaya çıkmadan önce uyarı sinyalleri verirler. Bu belirtileri iyi bilmek ve uyanık olmak zaman zaman hayat kurtarıcı olabilir.
- In: Beslenme | hamilelik
- Yorum Yapın
Demir eksikliği, en sık görülen kansızlık çeşididir. İşte kansızlığın, hamilelikte anne ve bebeğe zararları, tedavisi ve almanız gereken önlemler…
HAZIRLAYAN-PRODÜKSİYON: BAŞAK DOĞRU
Anne adaylarınınen sık karşılaştığı sorunlardan biri olan demir eksikliği, nefes nefese kalma, halsizlik, yorgunluk ve baş dönmesi gibi belirtilerle kendini gösteriyor. İyi tedavi edilmezse hem anne hem de bebek için oldukça riskli sonuçlara yol açabiliyor. Hamilelikte demir eksikliği ve tedavi yöntemleri ile ilgili öğrenmek istediğiniz her şeyi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Elem Ayça Kaya sizler için anlattı.
Demir eksikliği bir kansızlık çeşididir. Normalde bizim kırmızı kan hücrelerimize rengini veren ve kanımızda oksijen taşıyan molekül hemoglobindir. Demir de hemoglobinin ana maddesini yapan elementtir.
Vücuda beslenme ile yetersiz demir alındığında, herhangi bir organımızdan kanama olduğunda (basur kanamaları, mide kanama-ları, idrar yollarında kanamalar veya her ay regl ile birlikte 4 günü geçen kanamalar olduğunda), demir emilimini bozan kronik ishallerde ve kurşunla zehirlenmelerde demir eksikliği ortaya çıkabilir. Demir eksikliği aslında en sık görülen kansızlık çeşididir. Erkeklerde yüzde 20, kadınlarda yüzde 35, hamilelerde yüzde 50, bebek ve çocuklarda ise yüzde 50-60 oranında görülür. Olaya hamilelik olarak baktığımızda neredeyse her iki hamileden birinde demir eksikliği görülür.
Bebekler neden ağlar?
Posted 25 Nisan 2009
on:- In: bebek | Beslenme | Emzirme
- Yorum Yapın
HAZIRLAYAN-PRODÜKSIYON: ŞENAY ÇELİK
9 aylık uzun bir süreçten sonra heyecanla beklediğiniz bebeğiniz artık kotlarınızın arasında.. Dünyaya gözünü açtığı ilk günden itibaren yeni dünyasını anlamaya ve sizi tanımaya çalışıyor. O, bu dış dünyada kendini sadece sizin kollarınızda güvende hissediyor.
Bebeklerin ilk günlerde anne karnından farklı olan bu yeni yaşama alışması, sizin bu küçük misafire alışmanız kadar zor olabiliyor. Tabii anne karnındaki o güveni ve sıcaklığı bulamadığı zaman da tepkisini ağlayarak gösteriyor. Çünkü ağlamak bebeklerin isteklerini ve dertlerini anlatabildikleri tek iletişim yoludur. Kamı acıktığında, altı kirlendiğinde, gazı olduğunda veya canı sıkıldığında kendini en iyi ağlayarak ifade edebiliyor. Bebeklerin ağlama dilini çözmenin en iyi yolu ise anne ile birbirlerini zamanla tanımalarından geçiyor. İşte, bebeğinizi kısa zamanda tanıyarak onun ağlama nedenlerinin şifresini en kolay yollarla çözmenize yardımcı olacak önerileri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr, Şirin Göker anlattı.
Bebekler neden ve nasıl ağlar?
Posted 12 Nisan 2009
on:Bebekler üzerinde yapılan gözleme dayalı araştırmada sıkıntı ve ihtiyaçlarına göre değişik şekillerde ağladıklarını belirlendi.
Pediatri Uzmanı Şükran Yıldırım, “Araştırmalar, ağlamanın da bir beden dili olduğunu gösteriyor. Bebekler acıktığında yüksek sesli kısa periyodlarla, uykusu geldiğinde yumuşak şekilde ağlıyor” dedi.
Pediatri Uzmanı Şükran Yıldırım, bebeklerin sıkıntı ve ihtiyaçlarına göre değişik şekillerde ağladıklarını söyledi. Araştırmalar bebeklerin günde ortalama 1-4 saat ağladıklarını ortaya koyuyor. Bebeğin oldukça sessiz olmasının bir rahatsızlığa işaret edebileceğini kaydeden Yıldırım, “Ağlama şekilleri belli gruplara ayrılıyor. Bebekler acıktığında başka türlü, yorulduğunda başka türlü ağlıyor. Bebeklerin bu şifreli ağlama türlerinin bilinmesi anneliği de kolaylaştırıyor” diye konuştu. Yıldırım, bebeklerin ağlama türlerini ve ne anlatmak istediklerini şöyle sıraladı:
Bebekler kabızlık sorunu ve çözümü
Posted 8 Nisan 2009
on:- In: bebek | Beslenme
- 2 Comments
Bebeğimiz üç gündür def-i hacet yapamıyor ve bu yüzden kıvranıyor sürekli ağlıyordu, onunla beraber bizde çaresizliğimize üzülüyorduk.
İnternetten çeşitli yöntemler aradık ve uyguladık zeytinyağı, masaj, annenin yemesine içmesine dikkat etmesi vb. gibi.
Neyseki imdadımıza kaynanam yetişti, armut pekmezi şerbeti içirince bebeğimiz rahatladı.Bezini tamamen doldurdu bizde o günü kadar böyle bir duruma şahit olmamıştık.
Bebeğimiz artık tekrar gülüyordu ve bizde rahatlamıştık.
Son Yorumlar